ŞERİAT İSTEMEYEN “MÜSLÜMANLAR”

Görsel

Ahmet Polat

 

Önce bir haber:

 

ABD merkezli Pew araştırma kuruluşunun 39 ülkeden 38 bin kişiyle görüşerek yaptığı ankete göre dünyadaki Müslümanların büyük kısmı şeriatın ülkelerinde yasa olarak uygulanmasını istiyor. Türkiye’de şeriatın uygulanmasını isteyenlerde oran yüzde 12 olurken Afganistan’da bu oran yüzde 99’u buluyor. İşte anketten öne çıkan detaylar:

Şeriatın gelmesini en az isteyen ülke yüzde 8 ile Azerbaycan. Nijerya’nın yüzde 71’i, Endonezya’nın yüzde 72’si, Mısır’ın yüzde 74’ü şeriatın gelmesini istiyor. Rusya’daki Müslümanların yüzde 42’si şeriatın gelmesini isterken Irak’ta bu oran yüzde 91, Lübnan’da yüzde 29, Tunus’ta yüzde 56, Ürdün’de ise yüzde 71.

Pakistan’da, şeriat isteyen ancak şeriatın diğer dinlere mensup olan kişiler için de uygulanmasını istemeyenlerin oranı yüzde 65, Türkiye’de ise bu oran şeriat isteyen yüzde 12’lik kesim içinde yüzde 50 olarak belirlendi. Irak’ta şeriat isteyenlerin yüzde 59’u diğer dinlerin şeriattan muaf tutulması gerektiğini savunuyor. Rusya’da şeriat isteyen Müslümanlarda bu oran yüzde 70 iken Mısır’da yüzde 25, Lübnan’da yüzde 51, Ürdün’de ise yüzde 41.

Türkiye’de şeriatın gelmesini isteyenlerin yüzde 35’i suça karşı bedensel ceza yani kırbaçlama, dağlama ve sakat bırakma gibi cezalar uygulanmasını savunuyor. Pakistan’da bu oran yüzde 88, Ürdün’de yüzde 57, Irak’ta yüzde 56, Lübnan’da yüzde 50, Afganistan’da ise yüzde 81. Türkiye’de şeriat isteyenlerin yüzde 29’u ise zinanın cezasının recm olması gerektiğini savunuyor. Taşlananarak öldürülme anlamına gelen recmi en fazla savunanlar ise yüzde 84 ile Filistinliler.

Türkiye’de şeriat isteyenlerin yüzde 17’si İslam dininden ayrılanların idamla cezalandırılması gerektiğini savunuyor. Bu oran en fazla yüzde 86 ile Mısır’da görülüyor.

Türkiye’nin şeriat devleti olmasını isteyenlerin yüzde 48’i aile içi sorunların ya da mülk sorunlarının din adamları tarafından çözülmesi gerektiğini savunuyor. Birinci sıradaki Mısır’da bu oran yüzde 95.

(http://dunya.milliyet.com.tr/turkiye-de-yuzde-12-seriat-istiyor/dunya/detay/1701923/default.htm)

 

Pew Araştırma Merkezi’nin (Pew Research Center) söz konusu araştırmasının (bkz. http://www.pewforum.org/Muslim/the-worlds-muslims-religion-politics-society-exec.aspx) Türkiye için verdiği sonuçlar, geçmiş yıllarda farklı kuruluşlar tarafından yapılmış bulunan araştırmaların sonuçlarıyla örtüşüyor.

Her ne kadar araştırmaya göre Türkiye’de Şeriat isteyenlerin oranı yüzde 12 olarak görünüyorsa da, bunu sahih (Ehl-i Sünnet inancına uygun, modernist yorumlara itibar etmeyen) Şeriat anlayışı çerçevesinde düşündüğümüzde, Milliyet gazetesinin yukarıya aldığımız haberinin de ortaya koyduğu gibi, oranın yüzde 2’ye, bilemedin yüzde 3’e kadar gerilediğini kabul etmek gerekiyor.

Evet, Türkiye’de, Ehl-i Sünnet’in (geleneksel, modernize edilmemiş) İslam anlayışı çerçevesinde Şeriat isteyenlerin oranının yüzde 2 ya da 3 olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Şeriat istemeyen müslüman olmak ne anlama gelmektedir?

Bu, esas itibariyle, Atatürk ilke ve inkılaplarını istemeyen, tam karşıtı uygulamaları savunan Atatürkçüler’in varlığı gibi birşeydir.

Atatürkçülerin, böylesi bir Atatürkçülük yorumunu kabul ettiklerine henüz şahit olamadık. Atatürkçülük konusunda tutarlılar.

Bırakın böylesi bir Atatürkçülük yorumunu savunmayı, Atatürkçü uygulamalara karşı çıkmamakla birlikte, onlarla çelişen en küçük bir uygulamayı çağdaşlık, demokrasi ya da inanç hürriyeti bahanesiyle savunanlara bile, “takiyyeci, gizli rejim düşmanı, gizli gündemci vs.” suçlamalarını yöneltebiliyorlar.

Evet, Türkiye’de, Atatürkçü olduklarını söyleyenlerin yüzde kaçı “Atatürk ilke ve inkılaplarının uygulanmasına lüzum yoktur, bunların çağı geçmiştir” diye düşünüyor, bilmiyorum. Ama, Türkiye “müslüman”larının en azından yüzde 88’i Şeriat için açıkça böyle düşünüyor.

Sonra da bu yüzde 88, kimi zaman, geriye kalan yüzde 12’yi “aşırı dinci, İslamcı, fanatik, radikal, vs.” diye damgalıyor. Sanki İslamcı olmamak bir meziyetmiş gibi.. Bazıları daha usturuplu ve kurnazca yaftalar uyduruyor: Haricî vs…

Peki, Şeriat istemeyen insanların müslümanlığının hükmü İslam’a göre nedir?..

Bu sorunun cevabını ben vermeyeyim.. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vazifesi ne?!..

Belki akla şöyle bir soru gelebilir: Bu insanlar Şeriat’in ne olduğunu gerçekten biliyorlar mı?..

İsteyip istemediklerine karar verebildiklerine göre, bildiklerini kabul etmek zorundayız.

Türkiye’de yaşayan bir müslüman olup da Şeriat’in ne olduğunu bilmemek, bu ülkede yaşayıp da Atatürk’ün kim olduğunu bilmemekten farksızdır. (Burada Şeriat’in ne olduğunu anlatmak için ayet yazmayalım. “Laik” bir kaynağa, T.C. Başbakanlık Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’üne başvuralım: Kur’an’daki ayetlere, Hz. Muhammed’in sözlerine dayanan İslam kanunu, İslam hukuku.)

Adam hem müslüman, hem de Kur’an’daki ayetlere, Hz. Peygamber s.a.s.’in sözlerine, yani Sünnet’e dayanan İslam hukukunu istemiyor.

Evet, Türkiye “müslüman”larının büyük çoğunluğu bu durumda..

Birileri de, Türkiye’de Ehl-i Sünnet’i savunacağım diye Şeddadî türbelere methiye düzmeyi İslam’a hizmet zannediyor.

Şu işe bakın!.. Asıl mesele ne, bu adamların derdi ne!.. Ehl-i Sünnet inancını savunmak bu mudur?!.. Böyle mi olmalıdır?!..

Adam Şeriat’i (Kur’an ve Sünnet’in hükümlerini) istemeyecek, ve bu görmezden gelinecek, nakış nakış işlenmiş sandukası, yaldızlı kubbesiyle türbeyi ziyaret edince “Ehl-i Sünnet müslümanı” haline gelmiş olacak..

Evet, bugün Türkiye “müslüman”larının irşad edilmeye, Şeriat’e (Kur’an’daki ayetlere, hadîs-i şerîflere) davet edilmeye ihtiyacı vardır.

Onların İslam’ı dolaylı ifadelerle inkâr etme, Kur’an’a ve Sünnet’e dolambaçlı laflarla karşı çıkma anlamına gelen tutumlardan uzak durmaya çağırılmaları gerekmektedir.

Bunu kim yapacacaktır?..

Diyanet İşleri Başkanlığı mı?..

Diyanet İşleri Başkanlığı herşeyi hutbe konusu yapar, Şeriat hariç..

Herşeyi anlatırlar, fakat hiçbir hutbede şunu söylemezler (ya da söyleyemezler): “Şeriat, İslam demektir. Şeriat’e karşı olmak, İslam nazarında sapıklıktır. Sevmemek, nifaktır. Şeriat’i sevemeyen, isteyemeyen bir kalp ya ölmüştür ya da hastadır. ‘Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, imanlı bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.’ Ahzab, 33/36.”

Şu yaşa geldim, nice hutbe dinledim, henüz Şeriat’in ne olduğunu açıkça dile getiren bir hutbeye rastlamak nasip olmadı..

Diyanet’in durumu bu… Peki ya cemaatler?..

Onların da, “özel” diyanet işleri başkanlıkları olarak üç aşağı beş yukarı aynı yolda yürüdükleri görülüyor.

Bunlar, “sivil” oldukları için, “resmî” Diyanet kadar bile mazur görülemezler.

Bir sürü dergi mergi, ıvır zıvır yayınlarlar, mantıklı mantıksız, önemli önemsiz demeden her meseleyi yayınlarında gündeme getirirler, “dosya” ve “kapak” konusu yaparlar, fakat Şeriat’e bağlılık genelde bir türlü ele alınmaz. Sanki böyle bir sorun varid değildir.

Hatta bazı cemaatlerin açıkça laikliği savunmaya başladıklarına bile şahit olduk.

Evet, rüyada görsek inanmayacağımız şeyleri zaman geliyor fiilen yaşayabiliyoruz. Dünya gözüyle görebiliyoruz.

“Olmaz olmaz deme, ‘olmaz’ olmaz.”

//